DOLAR

39,7222$% 0.15

EURO

46,1633% 0.27

STERLİN

53,9640£% 0.19

GRAM ALTIN

4.285,20%-0,12

ÇEYREK ALTIN

7.019,00%-0,15

BİST100

9.141,31%-0,67

İstanbul AÇIK 30°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Detaylı bilgi için tıklayın
Detaylı bilgi için tıklayın
Detaylı bilgi için tıklayın
Detaylı bilgi için tıklayın

TERÖR VE TÜRKİYE- Hayrettin Çakmak

Detaylı bilgi için tıklayın
Detaylı bilgi için tıklayın
Detaylı bilgi için tıklayın


Terör örgütünün kendini feshetmesi konusunda geçen hafta bazı noktaları kaleme
almıştık. Şehitlerimiz, yaralılarımız, sakat kalan insanımız, hulasa insan kaybımızı
anlatmaya çalışmıştık. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Görevim icabı şehit cenazelerine
katıldım, şehit ailelerinin evlerine gittim. Aslını ararsanız rakam vermek istemiyorum
çünkü rakamlar yaşanan acıları yansıtmıyor istatistik rakamına dönüşüyor.
Türkiye’de 1968-1980 döneminde yoğun olarak öğrenci olayları yaşandı. 1980 darbesi
için “gerekliydi bahanesi oluşturmak amacıyla” hem içeriden hem de dışarıdan rol
alan elemanlar terör estirmiştir. 1980 yılı Mayıs-Temmuz döneminde öğrenci olayları
yanında mezhebi çatışmalar yaşanmıştı. ABD elçilik görevlisi Robert W. Peck denen
provokatörün, Alevilerin yaşadığı Çorum, Amasya ve Tokat illerini ziyaret ettiği
görülür. O dönemde Alevilere karşı kanlı eylemler yapılmıştı. Buradaki hesap şudur:
Türkiye’de ABD kontrolünde bir darbe olsun ki; Türkiye’de serbest piyasa ekonomisine
geçilsin Neo-liberal politikalar uygulansın (Ekonomide meşhur 24 Ocak kararları
alınmıştı. Bu kararları hükümetlerin uygulaması çok zor hatta imkansızdı. Çünkü
partilere seçim kaybettirirdi. Türkiye’de karma ekonomi uygulanıyordu. Devletin
elinde devasa KİT’ler vardı. Ekonomiden çekileceksin, KİT’ler özelleşecek vs vs.
Aradan 45 sene geçti hala özelleştirilen bir tesis için, bir kuruluş için insanların nasıl
küfürler ettiğini düşünün olayın boyutu anlaşılır) bu kararlar ancak askeri
yönetimlerde uygulanabilirdi. Darbe gerekirse yapılır, İnsanlar ölecekse ölsün diye
bakar ABD.
Bir başka konu: Türkiye vetosunu kaldırsın, Yunanistan NATO’nun askeri kanadına
dönsün. Nitekim; Kenan Evren NATO’nun ABD’li Org. W.Rogers’in, asker sözüne
kandı bedavaya vetoyu kaldırdı. (Hulasa-i kelam ABD, darbecilerin inşa ettiği sistemle
2000’lere kadar Türkiye’yi TSK etkisiyle yönetmek istemiştir ve başarılı olmuştur.
28 Şubat darbesini de bizzat ABD yaptırmıştır)
Türkiye 1980 sonrasında ise kısa bir süre ASALA terörü ile, sonrasında ise PKK terörü
ile yaşamak zorunda kalmıştır. Tarihi 1968-2025 olarak aldığımızda tam 57 senedir
terörle yaşayan bir ülkeyiz. 1980-1983 arası askeri yönetim vardı terör var mıydı?
Diyenler olabilir. O dönemde de devlet terörü vardı. Diyarbakır cezaevinde yaşanan
işkence ve baskılar sonucu çıkanlar dağa kaçtı terörist oldular. Nüfusumuz yaklaşık
45 milyondu. 650.000 kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 30 bin kişi
sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi “siyasi
mülteci” olarak yurt dışına gitti. 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin
“işkenceden öldüğü” belgelendi. 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli
120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. 13 büyük gazete için 303 dava
açıldı. 400 gazeteciye toplamda 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi Gazeteler
toplamda 300 gün yayın yapamadı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
Hiç unutmuyorum, darbe döneminde gazeteler basılır ve bir örneği sıkıyönetime
götürülüp onay alınıyordu. Bursa’da Marmara Gazetesi o dönemde ofset baskı imkânı
yoktu birçok gazete gibi tipo baskı ile yayın hayatındaydı. Bir 9 Kasım günü, ertesi gün
10 Kasım başlığı ile çıkılacak. Baskıya girerken Atatürk fotoğrafında boydan boya bir
çizgi far kettik. Belli ki baskıdakiler kalıbı ya elden düşürmüşler ya da bir yere
çapmışlar. Böyle bir baskıda kasıt aranır düşüncesiyle komşu gazete Bursa’nın Sesi
gazetesinden alalım dedik. Merhum Necati Akgün baskıyı yapmış gazeteyi kapatıp
gitmişti. Yol kenarında bir cam vardı. Bir arkadaşı oradan içeriye soktuk, kalıbı alıp baskıyı yapabilmiştik. Ertesi gün iki gazetede aynı fotoğrafla çıkmıştı. (Bu olayı İl
Başkanı olduğum dönemde Necati beye anlatmış karşılıklı gülüşmüştük) Darbe
dönemleri ceza evlerinde yaşanan korkunç olaylar var bu doğrudur. İkinci doğru ise
darbe dönemlerinde bütün vatan sathı sıkıyönetim uygulamalarıyla açık cezaevidir.
Terörün maddi boyutuna gelirsek; Yazılı ve sözlü medyada telaffuz edilen rakam
2 Trilyon dolardır. Bu hesaplar yapılırken devletin kasasından çıkan paranın yanında,
dolaylı kayıplarda dikkate alınır. Mesela doğuda köyler, boşaltılmış, terkedilmiş,
yapılması gereken tarım ve hayvancılık yapılamamıştır. Petrol madencilik ve ticaretin
gerekleri yapılamamıştır. Bütün bunlar hesaplanınca durumun vahameti anlaşılır.
Maddi boyut olarak 2 trilyon konusuna biraz değinelim. Biz ikinci dünya savaşına
katılmadık. Almanya savaşın mağlubu idi ve adeta taş üstünde taş bırakılmadı. Keza
Japonya’da iki atom bombası ile yerle bir edildi. Bu ülkelerin orduları dağıtılmış ve
orduları yoktur. Soğuk savaş döneminde, bir tarafta NATO bir tarafta Varşova paktı
varken biz NATO’nun güney kanadında ileri karakol görevi yaptık. SSCB ile uzun bir
sınırın bekçiliği bizdeydi. Bütçemizin aslan payını çok kalabalık asker sayısı için
harcadık ama ordumuz modern silahlara sahip değildi, sahip olması da engellendi.
Almanya ve Japonya’nın böyle bir harcaması yoktu, bu imkanlar ekonomide kullanıldı
ve bu iki ülke ticarette dünya devi oldular. Kısaca terör bize kalkınmada fren olmuştur.
Batı dünyası yukarıda da değindiğimiz gibi terörü yeri gelir bir silah olarak, yeri gelir bir
siyaset aracı olarak kullanır. Onların değer yargısıyla bizimki farklıdır. Batılı sonuç
almak için her şeye mübah olarak bakar. Hak hukuk insani değerleri gözü görmez.
Aşırı dikkatli olmak zorundayız satranç gibi birkaç hamle sonrasını görmeliyiz.
Mesela dersek; İran ve Irak arasında bir savaş yaşanmıştı. Savaşın bitiminde İran’ın
inşaat ve alt yapı çalışmaları yapılacaktı. Yapay olaylar çıkartıp bizi İran’la deyim
yerindeyse papaz ettiler. Sen bize rejim ihraç etmeye çalışıyorsun. Çek büyük elçini,
çektim büyükelçimi dedik ve aramız buz gibi oldu. Sonra ne oldu dersiniz? İran’ın
bütün alt yapı, inşaat ihalelerini Fransa aldı. Hatta İran’la sınır komşusuyuz ya nakliye
ucuz olur hesabıyla bizdeki çimento fabrikalarından satın almaya kalkmıştı.
SSCB’de Mihail Gorbaçov döneminde pişirilen ve 1985 yılında da uygulamaya konan
Glasnost politikalarını yaşı müsait olanlar hatırlar. Bu politikalar ekonomik olarak
SSCB için sonun geldiğini gösteriyordu. Nihayetinde Varşova paktı dağıldı. SSCB
bünyesindeki kardeş ülkeler bağımsızlıklarını kazandılar. En avantajlı ülke Türkiye idi.
Ne yazık ki aynı tarih diliminde biz terörle boğuşmaya başlamıştık Almanı İngiliz’i
velhasıl sömürgen batı, bu ülkelerle ticari ilişki kurdular. Biz ise aynı tarihlerde terörle
boğuştuğumuz için başımızı kaldırıp Azerbaycan’a bile bakamadık.
Batı özünde çapulcudur, zorbadır. Demokrasiyi ve İnsan haklarını kendisi için ister.
Batılılar güçten anlar, bu nedenle güçlenmeliyiz. Çünkü bu savaş asırların savaşıdır.
Tarihin bir kesiti için Cemil Meriç “Kıyasıya bir savaştı bu, Haç’la Hilâl’in, Batı’yla
Doğu’nun, imanla inkârın savaşı” der
İçte ve dışta bizim bölünmüş halimiz onların işine yarar. Halkı Müslüman olan
ülkelerin haline bakın birbirimize düşmüşüz. Filistin’de anaç haydut ABD ve Siyonistler
Müslümanlara soykırım uygularken; Hipopotam (Su aygırı) Trump geldi
3 Trilyon doları üç Arap ülkesinden aldı ve gitti. Bu ülkede hala safını belli edemeyen
Var maalesef. Hala Ehli salibe (Haçlılara) sempati ile bakanlar var.
Biz her hal ve şarta bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın dediği gibi olmalıyız.“Bu ülkedeki kavga Türk ile Kürt kavgası değil, hilal ile haçın kavgasıdır.
Hilalin altında bir olun, çok kalabalık olacağız, göreceksiniz!” Demiştir
Biz “hilalin” altında toplanamazsak, birbirimize sırtımızı döner, birbirimizi düşman
görürsek; terör örgütlerinin arayıp da bulamadığı iklimdir. Hemen devreye girerler.
Oyun aynı oyun sahne Aralık
Hem oynayan hem de yazan kiralık
Vatan satıcılar üç beş paralık
Bu kavga Çan ile Bilal Kavgası
Bu kavga Haç ile Hilal kavgası
Maksat bu ezanı kesip dindirmek,
Maksat gökten Al Bayrağı indirmek
Maksat Müslüman’ı ezip sindirmek,
Bu kavga Çan ile Bilal Kavgası
Bu kavga Haç ile Hilal kavgası. (Şair Cengiz Şahin)

Detaylı bilgi için tıklayın

Detaylı bilgi için tıklayın

Detaylı bilgi için tıklayın
Detaylı bilgi için tıklayın
YORUMLAR

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Sıradaki haber:

TERÖRSÜZ TÜRKİYE-Hayrettin Çakmak

HIZLI YORUM YAP

Detaylı bilgi için tıklayın

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.