39,6503$% -0.14
45,9966€% 0.29
53,9434£% 0.31
4.295,94%-0,02
7.043,00%-0,50
9.141,31%-0,67
Bir zamanlar, kendi küçük dünyasında huzur arayan bir adam varmış. Yıllardır insanların yardımına koşmuş, toplumsal sorunlar için gönüllü olmuş, çevresindekilere el uzatmış. Herkes bu adamı fedakâr, şefkat dolu bir insan olarak tanırmış. Ancak iç dünyasında derin bir çatışma yaşıyormuş; bunu kimse fark etmiyormuş. Adam, kendi içsel kargaşasından kaçmak için sürekli dışarıya yöneliyor, başkalarına yardım etmeyi bir kaçış yolu olarak kullanıyormuş.
Bir gün, kasabanın bilge kişisi olan eski bir dostuyla karşılaşmış. Adam ona her zamanki gibi başkalarına nasıl yardım ettiğini anlatmış. Ama bilge dostu, adamın gözlerinde bir şey fark etmiş. Derinlerde saklanan bir hüzün, bir yorgunluk varmış. Dostu, adama bakarak yumuşak bir sesle sormuş: “Peki ya sen? Kendi kalbindeki yükleri ne zaman hafifleteceksin?”
Adam bir an duraklamış. İlk kez birisi ona bu soruyu sormuştu. O anda, kendisine bile itiraf edemediği bir gerçek yüzüne vurmuş. Yıllardır başkalarına yardım ederken, aslında kendi içindeki kaostan kaçıyormuş. İç dünyasında bastırdığı tüm duygular, onu yavaş yavaş ele geçiriyor, tüketiyormuş. Dışarıdan güçlü görünse de, içinde bir fırtına kopuyormuş.
Bilge dostu, adamın omzuna dokunarak ona R.D. Laing’in sözlerinden bahsetmiş: “Kendi içsel sorunlarını çözmeden başkalarına yardım etmeye çalışmak, geçici bir rahatlamadan öteye gitmez. Kendi iç dünyanıza dönüp barışı bulmadan, dışarıda kalıcı bir fark yaratmanız zordur.”
Bu sözler, adamı derinden etkilemiş. Eve döndüğünde uzun bir süre kendisiyle yüzleşmiş. Çocukluğundan beri içinde biriktirdiği acılar, korkular ve bastırdığı duygularla baş başa kalmış. Kendi içsel dünyasının karmaşasıyla yüzleşmek kolay olmamış, ama zamanla o fırtınalı denizi sakinleştirmeye başlamış. Adam, zayıflıklarını kabul etmiş, geçmişteki hatalarını affetmiş ve içsel bir barışa doğru adım atmış.
Aylar sonra, kasabada yine gönüllü çalışmalara katılmaya başlamış. Ancak bu sefer farklı bir adam varmış. İçinde huzuru bulan, yardım ettiği insanlara sadece yüzeysel bir iyilik sunmayan, onlara gerçekten derin bir farkındalık ve destek sağlayan bir adam. Artık bu adam, içsel çatışmalarını çözmenin gücünü anlamış ve bu güçle başkalarına daha anlamlı, daha kalıcı yardımlar sunuyormuş.
Bir gün, bu adamın yardım ettiği genç bir kadın ona dönüp demiş ki: “Senin yardımın bana sadece bir çözüm değil, bir umut verdi. Seninle konuştuğumda sadece bir sorunumu çözmüyoruz, ruhuma dokunuyorsun.” Adam, bu sözleri duyduğunda içten bir gülümsemeyle cevap vermiş: “Çünkü ben de kendi iç dünyamda huzuru bulana kadar dışarıdaki fırtınaları dindiremeyeceğimi öğrendim.”
Artık bu adam, başkalarına yol gösteren bir ışık olmuştu. Kendi içsel yolculuğunu tamamlamadan, dışarıda kalıcı bir değişim yaratamayacağını anlamıştı. Bu içsel barış, ona hem kişisel bir tatmin hem de topluma daha derin bir katkı sağlama imkânı vermişti. Kendi barışını bulduktan sonra, dünyayı gerçekten değiştirebileceğini fark etmişti.
Ve o günden sonra, bu adamın yolculuğu sadece kendi içsel huzurunu değil, çevresindeki insanların hayatlarında da derin izler bırakmaya devam etmişti.
Evet…
İnsanlar, duygusal olarak rahatsız edici olduğu için çoğu zaman kendi iç dünyalarındaki sorunlarla yüzleşmekten kaçınırlar. Bu yüzleşme, hem zihinsel hem de duygusal olarak büyük bir yük yaratabilir; çünkü bu süreçte kendi zayıflıklarımızla, hatalarımızla, korkularımızla ve bastırdığımız duygularla yüzleşmek zorunda kalırız. Bu nedenle birçok insan, bu zorlayıcı duygusal süreçten kaçarak başkalarına yardım etmeye ya da toplumsal sorunlara odaklanmaya yönelebilir. Böyle bir davranış, dışarıdan bakıldığında fedakârca ve anlamlı gözükebilir; ancak gerçekte, bireyin kendi içsel sorunlarından kaçmanın bir yolu olabilir.
Ünlü psikiyatrist R.D. Laing, kişinin içsel sorunlarını çözmeden başkalarına yardım etmeye çalışmasının yüzeysel ve geçici çözümler üreteceğini savunur. Eğer birey kendi içsel çöküşünü durdurmazsa, başkalarına zarar verme ya da onları yok etme potansiyeli taşır. Bu, bireyin kendi iç dünyasındaki karmaşayı başkalarına yansıtması ve toplumsal düzeyde daha büyük sorunlara yol açması anlamına gelir. Yani, başkalarına gerçekten faydalı olabilmek için önce bireyin kendi içsel barışını sağlaması gereklidir.
Laing’in bu düşünceleri, kişisel gelişimin toplumsal fayda sağlamanın bir ön koşulu olduğunu ortaya koyar. Başkalarına yönelik çabalarımızın kalıcı ve anlamlı olabilmesi için içsel dünyamızda bir denge kurmuş olmamız gerekir. Aksi takdirde, yardım etme çabalarımız sadece kısa vadeli, yüzeysel çözümler üretir ve gerçek anlamda değişime katkı sunmaz.
Sonuç olarak, Kendi içsel dünyamızda huzuru ve dengeyi bulmadan, başkalarına ya da topluma anlamlı katkılar sunmamız zorlaşır. Kendi içsel iyileşme sürecimizi tamamladığımızda, başkalarına yol gösteren bir ışık olabiliriz. Bu süreç, sadece kişisel tatmin sağlamakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal farkındalık ve iyileşmenin de önünü açar. İçsel dönüşümümüz, başkalarına yardım etme kapasitemizi artırır ve böylece daha derin, anlamlı bir değişim yaratmamıza olanak tanır.
Bu bakış açısıyla, bireysel gelişimin toplumsal değişimin temel taşı olduğu ve kendi içsel sorunlarımızı çözdükçe hem kendimize hem de başkalarına daha iyi bir dünya sunabileceğimiz sonucuna varılır.
Selda İYİEKMEKÇİ (ERDOĞAN)
Donald Trump’mu? Kamala Harris’mi? – Hayrettin Çakmak
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.